Haber

Kürşad Zorlu’dan ‘Sinan Aygün’ Açıklaması: “Ankara’nın Aday Olabildiğine İlişkin İddialar Tamamen Yanlıştır”

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Güçlü, yemekte buluştukları eski CHP Milletvekili Sinan Aygün’e, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı teklif ettiği iddiasına ilişkin, “Bu yemekle ilgili öne sürülen iddialar, özellikle bu akşam yemeğinde gündeme gelme ihtimalini de beraberinde getiriyor” dedi. Ankara adaylığı hakkındaki iddialar tamamen gerçek dışıdır. Final “Son derece nezaketle hazırlanmış ve gerçekleştirilen bir yemektir” dedi. Akşener’in bu toplantıyı soran gazeteciye yönelik tutumuna ilişkin Güçlü, “Genel Başkanımızın yönetimle hiçbir sorunu olamaz” dedi. Özellikle sizin gibi gaziler varken gazetecilik mesleği. Tam tersine bu konuya çok daha fazla önem verdiğini bilen biri olarak söylüyorum. Oradaki bir arkadaşımız tırnak içinde gizli yemek ifadesiyle söyledi.” “Manipülasyon amaçlı kendisine karşı bir tepkiydi” dedi.

İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Güçlü, bugün İYİ Parti Başkanlık Divanı toplantısının ardından basın açıklaması yaptı. DÜZGÜN Partisi Genel Merkezi’nde konuşan Zorlu, şunları söyledi:

“Bildiğiniz gibi, daha önce 21 Ekim Cumartesi günü yapılacağını duyurduğumuz 6’ncı yıl programımızı, Gazze’de yaşanan katliam ve aynı anda ilan edilen ulusal yas nedeniyle erteledik. Buna göre 28 Ekim Cumartesi günü, yani önümüzdeki cumartesi Ankara Atatürk SporSaat 11.00’de salonda vatandaşlarımızla buluşacağız.

“100. YIL KUTLAMALARININ AMACINI ÇOK UZAK VE ÇOK UZAK GERÇEKLEŞTİRDİĞİNE DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUZ”

Bunun bizim için değerli bir yanı var. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün önce, yani 28 Ekim’de Büyük Atatürk Çankaya Köşkü’ndeydi; ‘Beyler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedi. Ve artık Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atmamıza sadece 6 gün kaldı. Bu vesileyle vatandaşlarımızı Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında milli yükselişin coşkusunu ve kararlılığını hep birlikte ortaya koyacağımız toplantımıza davet ediyoruz. Ancak Cumhuriyetin bu kıymetli haftasına girerken, 100. yıl kutlamalarının ne kadar sıkıcı ve hedeften uzak yürütüldüğüne dikkat çekmek istiyoruz.

“CUMHURİYETİN 100. YILI ANA TEMASI OLMASI GEREKİRSE, TÜRKİYE YÜZYILINA da ÖZELLİKLE BAKILMIŞTIR.”

Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu görevi üstlenen Bağlantı Müdürlüğü’nün açıkladığı programa baktığımızda kutlamadan ziyade anma programına dönüşmüş durumda ve etkili bir şekilde göremiyoruz. Halihazırda vatandaşlarımız büyük ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, 100 yılda bir gelecek olan bu dönemi beklenen etkisinden uzak yaşıyoruz. Üstelik Cumhuriyet’in 100. yılı ana tema olması gerekirken Türk Yüzyılı da özel olarak yer alıyor. Açıkçası aklıma gelmiyor, geçen yüzyıl başka bir yüzyıl mıydı? Bak, sana bir program davetiyesi göstermek istiyorum. Programın hiçbir yerinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adı bile geçmiyor.

Ancak böyle bir haftada tüm diplomatik temsilciliklerin yoğun bir şekilde sürece dahil edilmesi, Cumhuriyetin nasıl kazanıldığı ve bize bıraktığı kazanımların devlet başkanları düzeyinde yurt dışından davetlerle dünyaya anlatılması gerekir. Türk gençliğine destek olmak adına büyük bir coşku ve inançla kutlamamız gereken Cumhuriyetin 100. yılı programları, siyasi iktidarın kendi propagandasını yapabildiği ölçüde yürütülmektedir. Mesela devlet kanalı bu konuyla ilgili bir film hazırlayabilirdi. Diğer platformlar; Atatürk dizisi yayınlanmıyor diye konuyu Meclis gündemine getirenler aynı hassasiyeti göstermiyorlar ve “Peki biz bu konuda özel olarak ne yaptık?” diye soruyorlar.

“ATATÜRK’ÜN KUTSAL MİRASINI HER KURAL VE KOŞULDA HER ZAMAN YAŞATACAĞIZ, CUMHURİYET DEĞERLERİMİZİ HER ZAMAN KORUYACAĞIZ.”

Bu süreçte önemli olan Cumhuriyetin anlamını ve ruhunu hem ülkemize hem de dünya kamuoyuna yansıtabilmek olmalıdır. Bu kutlamaların makul bir kişinin veya tek bir kuruluşun keyfiliğine bırakılmadan, kanun çerçevesinde yapılması için kanun teklifinde bulunduk. Ancak AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Tasarımız kabul edilseydi kutlamalar ülke genelinde 23 Ekim’de saat 13.00’te başlayacak ve 30 Ekim’de saat 24.00’te sona erecekti. Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışan budur.

Bilmiyorlar ya da hatırlamak istemiyorlar. Ancak Cumhuriyetin 10’uncu yılı münasebetiyle 11 Haziran 1933’te 2305 sayılı kutlama kanunu çıkarıldı. Onuncu Yıl Marşı böyle ortaya çıktı. UYGUN Partisi olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinin bilincindeyiz ve sorumluyuz. ‘Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti kurduk; Onu yükseltecek ve sürdürecek olan sizsiniz.’ Milletimize olan tartışılmaz bağlılığımızdır; Atatürk’ün kutlu mirasını her koşul ve koşulda sonsuza kadar yaşatacak, Cumhuriyet değerlerimize her zaman sahip çıkacağız.

28 EKİM’DE İYİ VE CESUR HAREKETİN YANINDA TÜM VATANDAŞLARIMIZ ANKARA ATATÜRK SPOR SALONU’NA BEKLİYORUZ.

Bu nedenle 25 Ekim’deki küme toplantımızın ardından Genel Liderimizin önderliğinde Anıtkabir’e, Atatürk’ümüzün huzuruna gidiyoruz. 28 Ekim’de Ankara Atatürk Spor Salonu’nda ‘İyi ve Cesur Hareket’ yanı başında tüm vatandaşlarımızı bekliyor olacağız.

“MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİMİZ, AK PARTİ HÜKÜMETİNİN İSTİKRARSIZ VE YANLIŞ KARARLARIYLA, ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİ PARÇALARA BÖLDÜ, TOPLUMDAKİ SAYGISI ZARAR GÖRMÜŞ, YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞAMASINI SAĞLAMIŞTIR.”

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken, bu Cumhuriyetin bilimini, ahlakını, erdemini topluma kök salacak değerli öğretmenlerimizin feryatlarını seslendirmek istiyoruz. Aslında bu, atanamayan öğretmenlerin değil, atanamayan öğretmenlerin sorunu… Tabii bir de mülakat sorunu var. Köy enstitüleri, köy okulları ve öğretmen okulları bu ülkede çağdaş bireylerin yetiştirilmesinde büyük işlevler üstlenmiştir. Ancak gelinen noktada geçmişten bugüne özellikle AK Parti iktidarının istikrarsız ve yanlış kararlarıyla milli eğitim sistemimiz öğretmenlik mesleğini modüllere ayırmış, toplumdaki itibarı zedelenmiş ve yaşamaya mahkum edilmiştir. yoksulluk sınırının altında.

Bir zamanlar en yetenekli öğrencilerimizin tercih edildiği, kendilerine ve geleceklerine güvenle eğitim aldıkları eğitim fakülteleri büyük bir çıkmazla karşı karşıyadır. Çünkü bu kutsal mesleğin ayırt edici özelliği darbe almış ve siyasallaşmanın gölgesinde bırakılmıştır. Artık siyasallaşma o kadar normalleşti ki, göreve atanan yöneticiler, iktidar partisi veya onun temsilcileri tarafından açıkça atandıklarını gizlemiyorlar.

“ATANMAZ ÖĞRETMENLERİN BU KONUDAKİ GÖSTERİ VE EYLEMLERİ SONUÇ VERMEMİŞTİR, AĞIR İDDİALARLA KARŞI KARŞIYA ÇIKARLAR”

Atanamayan öğretmen sorunu yıllardır konuşulan ancak bir türlü çözülemeyen bir sorundur. Atanamayan öğretmenlerin bu konudaki gösteri ve eylemleri sonuç vermediği gibi ciddi suçlamalarla da karşı karşıya kalıyor. Toplumda taksi şoförlüğünden çaycılığa, kargo teslimatından kasiyerliğe kadar çeşitli alanlarda görevlendirilemeyen öğretmenleri görmek mümkün. Yüksek eğitimli işsizler ordusunun bedelini ödüyorlar; Hak etmedikleri yerlerde çalışarak ücretlerini ödeyen, gelecekten umudu kesmiş gençlerdir bunlar. Bunu onlara yapmak ülkenin insan kaynaklarına verilecek en büyük zararlardan biridir.

Bakın, mülakat sistemini kaldıracaklarına dair söz vermelerine rağmen hala bunu pekiştirecek adımlar atıyorlar. Ancak öğretmenlerimiz mülakat konusunda ciddi kaygılılar. İçeriğini ne kadar çeşitlendirirseniz çeşitlendirin, geçmişteki kötü uygulamalarınız nedeniyle adalet duygusu sarsılmış, güven kalmamıştır. Yapmanız gereken bu okulların kalitesini artırmak ve onlara eğitim süresi boyunca ulaşmak istediğiniz donanımları sağlamaktır. O zaman hem öğretmenlik mesleğini hak ettiği konuma, hem de eğitim sistemini öğrencilerimize yakışan bir noktaya getirmiş olacaksınız.

“77 BİN 734 ÖĞRETMENİN ATANMASINA İHTİYAÇ VAR”

Öğretmenlerin sayılarla atanması konusuna bakalım. Rakamlara baktığımızda Sayıştay 2019 raporunda 138 bin 393 öğretmen açığı tespit edildi. O tarihten bu yana 103 bin 925 öğretmen atandı, 43 bin 266 öğretmen ise emekliye ayrıldı. Dolayısıyla 77 bin 734 öğretmenin daha atanmasına ihtiyaç var.

Kamuoyuna açıklanan bilgilere göre 2023-2024 eğitim-öğretim yılı için öğretmen açığının en az 68 olduğu belirtildi. Öte yandan eğitim fakültesi mezunu 600 bin atamasız öğretmen adayının bulunduğunu da eklersek alan mezunu olmayıp pedagojik formasyon belgesi almış olanların sayısı ise yaklaşık bir milyona yakın atanamayan öğretmen adayıdır. Hal böyleyken sadece İstanbul’da 16 binin üzerinde, Türkiye’de ise 80 bine yakın öğretmenin görev yapması nasıl açıklanabilir? Böyle bir planlama mümkün mü?

Elbette hayır ama popülizm tüm hızıyla devam ediyor. Eğitimin gelecek anlamına geldiği, somut bir alan olduğu ve eğitimde popülizmin olmadığı ortaya çıktı. Atatürk’ün şu sözünü bu hesabı yapamayanlara hatırlatmak isteriz: ‘Bizim en kıymetli ve verimli görevlerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde zafere ulaşmak mutlaka gereklidir. ‘Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olabilir.’

CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YILI OLARAK İLK 68 BİN ÖĞRETMENİ ATAYIN”

Mevcut süreçte UYGUN Partisi olarak öğretmenlerimiz adına aşağıdaki taleplerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Öncelikle öğretmen ihtiyacı ve ücretli öğretmen sayısı kadar öğretmen ataması yapılması gerekiyor. Aksi takdirde sorun katlanarak büyüyecek ve bunun bedelini eğitimde daha fazla niteliksizleşmeyle ülkemiz ödeyecektir. İkinci olarak sizi gerçek kurtuluştan uzak durmamanız konusunda uyarıyoruz; Öncelikle Cumhuriyetin 100. yılına yakışan 68 bin öğretmene atama yapın. 29 Ekim’den önce kararı milletimizle paylaşın.

Üçüncüsü, öğretmen alımında seçim öncesi verdiğiniz ‘mülakatları kaldıracağız’ sözünü tutun. Adayları mülakatın önüne geçirip onları kin, nefret ve geleceksizlikle sınamayın. Vatanlarına, milletlerine olan güvenleri sarsılmasın. Aksi takdirde tarih sizi affetmeyecektir, affetmeyecektir…

“ÜYEMİZİN KONUMU VE DEĞERİ TARTIŞILMAZ”

Son olarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ve yaşanan insanlık trajedisine değinmek istiyoruz. Ne yazık ki İsrail bu aşamaya geldi; Kadınları, çocukları ve masum sivilleri hedef alarak olayı artık bir savaş olmaktan çıkarıp teröre alan açtılar. Netanyahu yönetimi hukuki savunma hakkını terörün belasına dönüştürdü. İsrail ve destekçilerinin sanki bu katliamları örtbas ediyormuş gibi savunmaları, gelecekte daha kanlı saldırılara girişebileceklerinin göstergesidir. Şu anda 5 binden fazla ölü, 10 binden fazla da yaralı var.

Bu noktada insanların vahşice öldürülmesine sessiz kalamayız. Bu duruma son vermek için başta Türkiye ve bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın harekete geçmesi gerekiyor. Bizim açımızdan Mehmetçiğimizin konumu ve değeri tartışmaya açık değildir. Askerlerimizin sınırlarımızın dışına konuşlandırılması ancak vatanımızın bölünmez bütünlüğüne yönelik bir tehdit bulunması halinde değerlendirilebilir. Elbette uluslararası kuruluşlarca ortak bir duruş sergilenirse Türkiye’nin güvenliğine dayalı olarak belli bir destek mümkün olabilir.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BU KATLİAM KONUSUNDA SESSİZ KALMAZ”

Bu amaç çerçevesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısı gereği karar vermesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Çünkü dünyaya barışı getireceğiz diyerek okyanus ötesindeki ülkelerden yardım isteyenler, sanki teröre destekleri yetmezmiş gibi Netanyahu’nun terörüne destek veriyorlar.

Ancak ne olursa olsun, bir ülke aleyhte oy kullandı diye Birleşmiş Milletler bu katliama sessiz kalamaz. BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto seçeneğinin ortadan kaldırılması için Genel Kurul’un toplanması gerekiyor. Bu talebin kabulü için Güvenlik Konseyi’nin en az 9 üyesinin veya BM Genel Kurulu ülkelerinin yarısından fazlasının çoğunluk oyu yeterlidir. Türkiye’nin bugün bu girişimleri derhal başlatması gerekiyor. Bunun bir an önce gerçekleşmesi için tüm kamuoyumuzun ve siyasi partilerimizin gereken desteği vermesi gerekiyor. Bakın, The New York Times’da yayınlanan makalesinde, daha önce İsrail baskınlarında 3 çocuğunu kaybeden Dr. İzzeldin Abulesh şu açıklamayı yaptı. ‘Cinayetin tek gerçek intikamı barışa ulaşmaktır.’ Tüm dünyanın vicdanı ayağa kalkmalı ve bir an önce barış umudunu yeşertmeliyiz.

HASTANELERDE, EVLERDE, OKULLARDA, PAZAR YERLERİNDE İNSANLAR HEDEF ALINIYOR. MASUM ÇOCUKLAR HAYATINI KAYBEDİYOR”

Refah Sınır Kapısı süresiz olarak açılmış olmasına rağmen Gazze’deki trajedinin boyutları her geçen gün büyüyor. Kamusal yaşam merkezlerine yönelik saldırıların artması toplu katliamları da beraberinde getiriyor. Hastane, ibadethane, okul, pazar yeri fark etmeksizin insanlar hedef alınıyor. Saf çocuklar hayatlarını kaybediyor. Ne yazık ki, elektrik ve su eksikliği, yetersiz gıda arzı ile birleştiğinde durum daha da kötüleşiyor. Böyle bir süreçte insani yardım sağlama ihtimali de bizi cesaretlendirdi.

“GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MERAL AKŞENER’İN YETKİSİYLE GAZZE’YE ULAŞTIRILMASI İÇİN YARDIM ÇALIŞMASI BAŞLATILMIŞTIR.”

İYİ Parti ailesi olarak deprem bölgesine yaptığımız yardımlar, konteyner yerleşim birimleri ve kurduğumuz sahra hastanesi bize değerli deneyimler kazandırdı. Bu tecrübeleri ve Türk halkının samimi desteğini de yanımıza alan Sosyal Politikalar Başkanlığımız, yardımın Gazze’ye ulaştırılması için Genel Başkanımız Meral Akşener’in himayelerinde bir yardım operasyonu başlattı. Dışişleri Başkanlığımız ve Balıkesir Milletvekilimiz Turhan Çömez de sürecin hızlandırılması için çalışmalara başladı. Toplanacak yardımların uyumlaştırılması amacıyla partimizin Gençlik Kolları ve İstanbul İl Müdürlüğü ile bir çalışma grubu oluşturuldu. Bu kapsamda kargo uçağı kiralamak için THY Kargo ile temas halindeyiz. Mısır üzerinden karayoluyla Refah Kapısı’na ulaşma imkanları da araştırılıyor. Koşulların uygun olması halinde Gazze’de sahra hastanesi kurulması yönünde adaptasyon çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Coğrafyamızdaki bu insanlık trajedisinin bir an önce son bulması, akan kanın durması, bölgeye huzur ve huzurun gelmesi temennimizdir. “Dualarımız ve tüm iyi dileklerimiz Filistin halkıyla birliktedir.”

ANKARA’YA ADAYLIK OLASILIĞI HAKKINDA SESLENEN TEZLER TAMAMEN GERÇEK DEĞİLDİR”

Kürşad Zorlu, toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in eski CHP Milletvekili Sinan Aygün ile görüşmesi sırasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylık teklifinde bulunduğu iddiası ve bu görüşmeyi soran gazeteciye yönelik tavrına yönelik eleştirilerin ardından şunları söyledi:

“Genel liderimizin gazetecilik mesleğiyle, özellikle de sizin gibi gazilerle sorunu olamaz, tam tersine bu mesleği çok daha fazla önemsediğini bilen biri olarak söylüyorum. Oradaki bir arkadaşımızın amacı bizi yönlendirmek. Bize tırnak içinde ezoterik bir yemek vaadi verilmesi kendisine karşı gösterilen bir tepkiydi. Özellikle Ankara’da bu yemekle ilgili “Aday olma ihtimaline ilişkin dile getirilen argümanlar tamamen gerçek dışıdır. Son derece nezaketle hazırlanan ve gerçekleştirilen bir yemekti.”

“İZMİR TEZİ REDDİ”

Eski İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, İYİ Parti’nin yerel seçimler konusunda AKP ile anlaştığı yönündeki iddiasının sorulması üzerine Zorlu, “Bu tezlerin ciddiye alınacak bir tarafı yok. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu olamaz. Şunu sormak istiyorum.” Bu iddiayı ortaya atanlara soru: CHP’li “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı net mi? Bu konuyla ilgili bazı karışıklıklar var. Bu konuyu daha detaylı incelemelerini tavsiye ediyorum” dedi.

DEVLET KANALIMIZ BU TİP ETKİNLİKLERİ VE BU KUTLAMALARI BÜTÜNLÜĞÜYLE ELBİSE YAPABİLİR.”

Zorlu, Doha Büyükelçiliği ve TRT’nin Cumhuriyetin 100’üncü yıl kutlamalarını iptal etmesiyle ilgili soruya şöyle yanıt verdi:

“Cumhuriyet ortak değerimizdir. Değerler sistemimizin vazgeçilmez taşıyıcısıdır. Böylesine merkezi bir konuyu siyasallaştırmaya yönelik girişimleri reddediyoruz. Cumhuriyeti ona yakışan şekilde, kendi adımıza ve Anayasa çerçevesinde kutlayacağız. Benim düşünceme göre bir büyükelçiliğin böyle bir karar alması, dışişleri bakanlığının kendi disiplinidir.” Bu kararı nasıl aldığını kamuoyunun bilgisine ve takdirine sunmak istiyorum. Merkezden alınan bir kararın icrası mı? Yoksa bir büyükelçilik mi bu kararı alıp uyguluyor? TRT, daha önce de belirttiğim gibi bizim çağrımız buydu; Çok büyük fırsatlara sahip bir organizasyondan bahsediyoruz. “Bunun için sinema hazırlanabilirdi, özel çalışmalar yapılabilirdi. Kutlama sadece dansla, müzikle kutlamak değildir. Bizim karşı çıktığımız konu bu, Cumhuriyet kalplerde ve fikirlerde yaşatılması gereken bayrağımızdır. Bu Tabii ki devletimizin kanalıyla da bu türden bir faaliyet gerçekleştirilebilir.”

HİÇBİR YETKİLİ VEYA TEMSİLCİMİZ BU TOPLANTIDA OLMADI VE BİZE RASTGELE BİR DAVET GÖNDERİLMEDİ.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta İstanbul’da Altılı Masa’yı oluşturan partilerin il ve ilçe başkanlarıyla görüştüğü iddialarına ilişkin soru üzerine şu yanıtı verdi:

“Bugün böyle bir toplantıya katıldığımızı basından öğrendik. Bunu tırnak içinde söylüyorum. Bu toplantıda hiçbir yetkilimiz, temsilcimiz yoktu, bize herhangi bir davetiye de gönderilmedi.”

haberkinik.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu