Haber

Yeni Nesil Girişimcilik: Hakaretten Para Kazanmak! Küfürden Zenginlik Kazanıyorlar

Girişimciliğin bir yanı gerçekten yaratıcılığın sınırlarını zorluyor. Kemal Sunal’ın ‘Doğu Bülbülü’ filminin meşhur sözüdür: ‘Bana Mazlum’u getirin.’ Ezilen kişi, işverenini rahat ettirmek için para için dövülen kişidir. Bize bunu hatırlatan sosyal medyadaki hakaretlerden para kazananlar oldu. Bu tür münferit olaylardan bahsetmiyoruz, bir somun ekmek veya bir tezgah açma şeklinde bir düşünce çalışmasından bahsediyoruz. Özellikle paylaşımlarında ‘dahi’ mi diyoruz yoksa sıra dışı fikirler mi bilmiyoruz ama bunun için özel çaba sarf edenler var. Dava başına alınan paraları hesapladığınızda hak kazanırsınız. Bunun için sadece sosyal medya değil, çocuğunuzun oynadığı oyunlar da size paraya mal olabilir! İşte yeni şubemiz: Hakaret tazminatıyla hesaplaşma!

Daha önce birçok kişinin sosyal medyadaki kemiksiz dili, artık klavyede kemiksiz parmaklara dönüştü. Konuşma yazma bilmeyenlerin sosyal medyayı nasıl bu kadar etkin kullandığını merak ederken, bu insanların nasıl geçim kaynağı haline geldiklerine bir bakalım.

Independent Türkçe’den Ali Kemal Fazilet, siber suçlar konusunda uzman avukat Kemal Kumkumoğlu ile bu konuyu konuşuyor. Duyduklarınız sizi de şaşırtacak.

Tazminat hakkını ortadan kaldırmak için haberlerde isim verilmezken, ünlü isimlerden bir bölümün hakaretlerini gelire çevirdiğini öğrenmek şaşırtıcı değil.

Sosyal medyada fenomen olarak bilinen bir kesim, özellikle paylaşımlarında, versiyondan kazansınlar diye topluma ya da büyük kesimlere aykırı sert ve provokatif söylemlerde bulunuyorlar!

Kasten hakaret ederek ve uzlaşmalı para/tazminat anlaşmaları yaparak kendilerine dava açıyorlar.

Kemal Kumkumoğlu, hukukçuların uzun süredir bildiği ve konuştuğu bu konuyu ‘uzun süredir adliyeleri meşgul eden ciddi bir sorun’ olarak değerlendiriyor.

Konunun kamuoyu tarafından yeni yeni fark edildiğini, hakaret davalarını gelir kaynağı haline getirenler arasında siyasetçiler, müzisyenler, gazeteciler, televizyoncular, futbol dünyasından isimler ve fenomenler gibi çok ünlü isimlerin olduğunu belirtti.

Bilinen isimlerden tek bir kişinin bile “siber suçlarla mücadele bürolarında” binlerce şikayet belgesi bulunurken, geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya yansıyan takipsizlik kararı olduğu iddia edilen bir belge gerçeği ortaya çıkardı. durumun.

Belgede, ‘şikayetçi’nin (şikayetçi veya davada mağdur olduğunu iddia eden kişi) soruşturma kapsamında, birçok davada bu şekilde taraf olması nedeniyle ‘kazanmaya çalıştığı’ iddia ediliyor. bilinçli olarak açtığı davalarla ‘faiz’, ‘meslek haline getirme’, ‘kovuşturma’. Gerekli olmadığına karar verildi.

Davaları sistemli bir şekilde gelir kaynağına çevirenlerin yaklaşık 2010’dan beri var olduğunu ve sadece bir adliyede 5 ila 10 bin arasında evrakları olduğunu belirtiyor.

Kumkumoğlu, bilinçli olarak kışkırtıcı söylemler veya eylemlerde bulunarak hakaret ve şikayet edildiklerini ve sürecin bundan sonra başladığını belirtiyor.

Savcılık soruşturma yaparken polise yetki veriyor. Polis, dijital ortamda şahısları tespit ediyor. Yüzbinlerce şikayet ya da belge olduğu için polisin ve adliyenin üzerindeki yük anlaşılır hale geliyor.

Kamu kaynaklarının çok önemli bir şekilde israfına neden olan bu süreçler, bilişimde dolandırıcılık, çocuk pornografisi ve terör gibi çok değerli suçlara harcanacak güçler için de sorun teşkil etmektedir.

Hakarete uğrayanlar bulunduğunda, savcı iddianame öncesi belgeyi arabulucuya gönderir. ‘Müvekkil’in avukatları uzlaşma sürecinde ‘tazminat’ ile temasa geçip ‘tazminat’ talep ediyor. Şikayet edilen kişiler genellikle toplumdaki sıradan insanlar olduğu için dava sürecini aceleye getirirler ve talep edilen tazminatı kabul edip öderler. Belge soruşturma aşamasında da kapatılır.

Dava açmanın maliyeti belge başına yaklaşık 100 TL iken getirisi en az 15-20 bin TL’dir.

Kumkumoğlu, çocukların da nişan aldığını anlatıyor. Özellikle ergen oyunlarının sohbet odalarında çocukları kendilerine hakaret veya küfür etmeye ve şikayet etmeye kışkırtırlar. Aileler çocuklarına dava açılmasını istemedikleri için barışmada parayı ödeyip uzlaşmaya gidiyorlar.

Ağustos 2022’de Barış Pehlivan Cumhuriyet’te bu konuyu tartıştı ve bakalım bu tazminatlardan yüksek gelir elde edenler arasında kimler var.

İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden ‘Cübbeli Ahmet’ lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü’nün binlerce kişiye dava açtığını kaydeden yazar Barış Pehlivan, açılan davalarda cezadan korkanların uzlaşma yoluna başvurduğunu, 10 bin TL’den başlayan sözleşmeler 5 bin TL’den sonuçlandı. Bahsedilen vaka sayısı ‘Bin’ olduğunda miktarların yüksekliği dikkat çekiyor.

Ahmet Mahmut Ünlü ise Pehlivan’a açılan davaları şöyle anlatıyor: “Bana küfür eden kadar kimseye küfür eden yok. Böyle bir özgürlük olmamalı. Biz de para kazanmıyoruz.”

Cübbeli Ahmet Hoca ‘Korksun diye böyle yaptık’ diyor ve ‘Benim bu işte param yok’ diyor.

Barış Pehlivan’dan günler önce Fatih Altaylı nasıl bir gruba dönüştüğünü anlatıyor. “Hakaret Ticareti” başlıklı yazısında bir avukatın bu durumu kendisine nasıl pazarladığını anlatıyor.

Yemek yerken tanıştıkları bir arkadaşının yanındaki avukatın durumu şöyle özetlediğini anlatıyor:

Vekaletname vereceksiniz. Bu vekaletname sadece size karşı açılan hakaret davalarında geçerli olacaktır. Ekibimiz ile birlikte size yönelik aşağılayıcı paylaşımları tespit etmek için hem sosyal medyayı hem de diğer yerleri sistematik olarak tarayacağız ve hızla kovuşturacağız. Bilmeyeceksin bile. Her ay hesabınıza önemli miktarda para yatıracağız. Bizi görmeyeceksin bile.

“Küfür yiyorlardı, paraya çeviriyorlardı.”

Referanslarını bir pazarlama aracı olarak dile getiren Altaylı, avukatın ağırlıklı müvekkilinin ‘hükümet yanlısı gazeteciler’ olduğunu belirterek, bazılarının bu iftira davalarından ayda 300 bin TL’ye yakın gelir elde ettiğini belirtiyor.

Altaylı bunun bir gelir kaynağı olduğunu tahmin ederken, ‘muhtemelen daha çok küfür duymak için daha aşırı yazılar yazıyorlar, milletin damarlarını daha çok zorluyorlardı’, ticari boyutunu ise ‘ne kadar çok küfür o kadar para kazanıyorlardı’ şeklinde tanımlıyor. .

Geçtiğimiz yaz bu konular çokça gündeme gelirken Korkusuz’da Can Ataklı, 30 Eylül 2019’da konuyla ilgili “’Şeytan bile düşünmez diyorsunuz’ başlığıyla bir yazı yazarak farklı bir isme işaret ediyor. , ama TV yanlısı adam bunun hakkında böyle düşünüyor”. Ancak, muhtemelen “tazminat” nedeniyle adını açıklamıyor.

Ataklı, yanlısı bir TV sunucusunun yaklaşık 18 bin kişiyi aşağılamakla hata yaptığını ve uzlaşmada belge başına 3 bin TL talep ettiğini belirtiyor.

18 bin kişi üzerinden yapılan hesaplamayla 54 milyon TL’lik bir gelirden bahsedilirken, kazanılan miktar bilinmiyor.

Sıradan insanların kendilerine açılan davalar karşısında çaresizlik duygusuyla ödemeye razı olacağına işaret eden Ataklı, “Her şey yasal, her şey maddelere uygun. Ahlaki ve vicdani değil” dedi.

Hatta sosyal medyada biraz araştırma yaparak bu bahiste kimin ünlü olduğunu görebilirsiniz.

Elbette bundan sadece ünlüler pay almıyor.

Hukukun ve toplumun nazarında “menfur” hatalar yapanlar da bu şekilde hukuktan istifade edebilirler.

Geçtiğimiz aylarda bir tecavüzcü, Ezgi Mola ve Hazal Kaya’nın telaffuzlarından dolayı tazminata hak kazandı.

“Bir insan bunu nasıl söyleyebilir?” Ne dersen de dur bak önce kim yazmış diyoruz.

Birçoğunun kişisel fikirleri olsa da bazı çetelerin bu fikirleri paraya çevirmesi eğlenceli olsa gerek.

Ancak dilin gerçekten de sosyal medyada bir kemiği olmadığı biliniyor.

Bazen gördüğümüz absürt diyaloglar yasal sınırlamaları anlaşılır kılsa da ahlaki ve etik yönleri oldukça tartışmalıdır.

Hiç kendinizi dizginlemeyi başaramadınız ve tazminat ödediniz mi?

Yorumlarınızı bekliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu